LORD OF WEBSITES :D
  En gereksiz bilgiler
 

Bal bozulmayan tek gıdadır.

Bir erkek bir kıza evlenme teklifi etmiştir. Kız: “En sevdiğim zamanda yani  “Bağ Bozumu” zamanı yapalım düğünü” der. (ne saçma ) Daha sonra çocuk kızın bu dediğini “Bal Bozumu” olarak anladığı için (evet çocuk mal) bir miktar balı kaseye koyar ve gece gündüz uyumadan balın bozulmasını beklemeye başlar. Bağ bozumu gelip çatmıştır. Erkek kızı yanlış anladığı için halen balın bozulmasını beklemektedir.

Aradan uzun yıllar geçer. Kız başkasıyla nişanlanmaya karar verdiğini eski aşkına söylemeye gelir. Erkek o sırada olanca mallığıyla “İyi de kaç yıl oldu bu bal hala bozulmadı. Bozulmadan evlensek olmaz mı?” der. Kız bu saçmalığa dayanamayıp bağıra çağıra “Aptal şey, ben sana bal bozumu değil, bağ bozumu dedim. Kaç senedir boşu boşuna beklemişim seni. Ben başkasıyla nişanlanacağım.” der ve çeker gider. Mal gibi ortada kalan mal ise “O kadar başında bekledim balın. Demek ki bozulmuyormuş. En iyisi bunu bizim köyde yayayım” der. Bu bilgi sadece köyde yayılmakla kalmayıp tüm dünyada ünlü olur. Erkek de bir gıda bilimcisi olarak şöhrete kavuşur. Kız yeni nişanlısıyla bağ bozumunda evlenmiştir ve mutludur.

Bir yılan 3 yıl uyuyabilir.

Bu araştırma için birsürü yılan bulunmuş, bir alana getirilmiştir. Araştırmacılar ninni falan söylendikten sonra, tıslaya tıslaya bir güzel uyumuşlardır. Daha sonra hangisinin “uykucu şirin (!)” olduğunu öğrenmek için en son uyanacak olan yılanı merak edip beklemeye başlamışlardır. Derken sokmaya bile mecali olmayan uyuşuk yılan tahmin ettikleri gibi en son uyanan olmuştur.

Evet gerçekten de üç yıl boyunca yılanın tepesinde beklemiş olabilirler.

Ördeğin sesi yankı yapmaz.

Çok sessiz ve tenha bir doğa ortamında bir bülbül yaşarmış. Her gün güzel güzel şarkılar söylermiş ormanı neşelendirirmiş. Ortam sessiz olduğu için her yerde sadece onun sesi yankılanırmış… Bülbülün konduğu ağacın alt taraflarında da bir göl varmış. Buradaysa muhteşem güzellikte ördekler yaşarmış. Ördekler arasında en güzel seslisi bir gün bülbülle düet yapmak istemiş. Bülbül bu isteği alçakgönüllülükle kabul etmiş. Bülbülle ördek albüm için Erol Köse ile anlaşıp bir kayıt stüdyosunda buluşmuşlar. Bülbül başlamış şarkısını yankılı yankılı söylemeye. Sıra ördeğe geldiğinde sadece ördeğin sesi duyulmuş. Yankısı falan yokmuş. Bunu gören stüdyo şefleri ördek üzülmesin diye hemen arkaya yankı efekti eklemişler. Ördek çok mutlu olmuş.

Daha sonra stüdyo çalışanları bu haberi basına sızdırmış. Basın bunu bir bilim adamına satıp, o bulmuş gibi göstermiş. Sesi güzel olan ördek bu haberi duymuş ve medyaya, basına kısacası her yere rezil olmuş. Adeta yıkılmış. Seray Sever ile İzel’in seslerinin aynı bulunması gibi bir skandal yaşanmış.

Denizyıldızlarının beyni yoktur.

Bir kerata kerata (karetta karetta / deniz kaplumbağası) deniz yıldızına aşık olmuş. Bunu deniz yıldızına itiraf ettiğinde o hiç bir şey anlamamış hatta tepki bile vermemiş. Kerata bey de içinden “ne beyinsiz bir bayan, insan aşık olan bir delikanlıya böyle mi davranır” diye geçirmiş. Ondan sonra tüm mavi dünyada denizyıldızının adı beyinsize çıkmış. Hatta, bir hayvanın konuşma yeteneği varmış ki bunu basına sızdırmış.

Üzüm mikrodalga fırında patlar.

İki kafadar bir gün “Hadi bu gün fırında üzüm yapalım!” demişler. Diğer ise “Saçmalama salak, normal fırında güzel olmaz, mikrodalgaya koymlıyız.” demiş. Bunlar işi eyleme dökmüşler. Fırından pat pat sesler geldiğini duyan ikili fırının kapağını açtıklarında üzümlerin cesetlerini bulmuşlar. Feryat figan ağladıktan sonra akıllarına dahiyane (!) bir kifir gelmiş. Bu haberi tüm bilim ünyasına söyleyip “mikrodalgada üzüm yapan iki dahi” lakabını alarak ünlü olmuşlar.

İçtiğimiz sular 3 milyar yaşındadır.

Br gün iki çocuk su oynamaya karar vermiş.Birbirlerine su fırlatıp dururlarken, su bu durumdan çok şikayetçi olmuş. Kızmış, kızmış, kızmış… Sudan buharlar çıkmaya başlayınca çocuklar korkup suyla oynamayı bırakmışlar. Kapağı delik olan erikli şişelerini yere koymuşlar. Birden şişenin içinden Aleaddin’in Sihirli Lambası’ndakine benzeyen ama sudan oluşmuş olan bir cin çıkmış. Kaşları çatık burnundan  buharlar çıkan bu “Sudan Cin” birden bağırmaya başlamış: “Sizi küçük aptallar! Benimle alay etmeye utanmıyor musunuz!! Ben sizden 3 milyar yaş büyüğüm!” demiş ve gitmiş. Çocuklar bunu ailesine anlattıklarında çocuğun babası şu cevabı vermiş. “Oynadığınız suyun cinsiyeti kesinlikle bayan değil. Baksanıza yaşını açık açık söylemiş. (hahahaha)” diyerek çocuklarla dalga geçmiş.

Bu araştırmanın nasıl yayıldığı hakkında maalesef kayıtlarda bir bilgi bulunmamaktadır.

Karınca iki hafta su altında yaşayabilir.

Bu araştırma çok kısa sürmüştür. Yaşayan bir karınca suya bıraklıp ne kadar yaşayabileceği hesaplanmıştır. Bundan daha da önemlisi, bu araştırmayı yapan bilim adamı “iki hafta boyunca karıncaya azap çektirip karınca ölünce “nihahaha! en fazla iki hafta yaşayabildin. seni adi pislik!” edayısla bu bilginin patentini alıp, paraları götüren karınca katili” ünvanıyla hapse atılmıştır.

Yerçekimsiz ortamda mum alevi küre şeklinde olur.

Bir insan deney yapmak için yer çekimsiz ortam hazırlamıştır. Ortamın çok karanlık olduğunu farkedince havada uçan mumlardan birini yakmaya karar verir. Yer çekimsiz ortamda yanıyormu bilmiyoruz ama bir şekilde mum yakmıştır. Daha sonra mum küre şeklidne görününce “Deney yapmama gerek kalmadı, tam yapacakken bir sonuca ulaştım zaten.” der ve yanlışlıkla bulunan bir bilgiyle şöhret kazanır. Ama bu bilgi hiç bir işe yaramamıştır, o ayrı mesele.

Vücudumuzdaki tüm damarları uç uca ekleseniz 19 bin 200 kilometre eder.

Bir gün, kadavraları inceleyen tıp bölümü (adını bilmiyorum) ölen bir insanın ailesine bulunmasına rağmen “maalesef cesedi bulamadık” diyerek yalan söylemiştir. Daha sonra da bu insanın tüm damarlarını hunharca çıkarıp bir yere sererek ölçmeye başlamıştırlar. Ölçmeye başlamanın ardından 40 yıl geçmiş, eskiden gepgenç olan doktorun saçları ağarmış ve artık bu ölçme işinden bıkmıştır. Daha ölçülecek birsürü damar olmasına rağmen yardımcı doktora “Yeter ulan ölç ölç bitmiyo hacı, en iyisi biz buna 19 bin 200 km diyelim. Nasıl olsa ölçmeye kalkmazlar, herkes yer bunu” diyerek araştırmaya son verilmiştir. Aslında doğru olmayan bu uzunluğu herkes yediği için kimse yeniden ölçmeye kalkmamıştır.

Bu yazıyı ben yazmadım bidüşün.com adlı adresten copy paste yaptım
teşekkürler bidüşün. Benim aklımda buna benzer bişi vardı bunu okuyunca krize girdim ve siteme eklemeliyim dedim.


 

 
  Bugün 3 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol